Çocuk Hakları Sözleşmesi 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından onaylandı. Türkiye sözleşmeye taraf olarak imza koydu ve27 Ocak 1995 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak iç hukukumuzun parçası oldu. Çocuk Hakları Sözleşmesini kabul eden 197 taraf devletin çocuk haklarını yaşama geçirme yükümlülüğü hükme bağlanmıştır. Çocuk hakları sözleşmesine uymak isteğe bağlı değil, bir zorunluluktur.
Çocuğun Yüksek Yararı
Sözleşmenin amacı çocuğu büyüklerin çıkarlarından korumaktır. Sözleşme çocuğun YÜKSEK YARARIgözetilsin diye hayata geçmiştir. Çocuk Hakları Sözleşmesinin temel ilkeleri, ayrım gözetmeme, yaşama ve gelişme ve çocuğun yüksek yararıdır. Sözleşmenin üçüncü maddesi“Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararıtemel düşüncedir.”
Yasa ve politika oluşturulması sırasında çocuğu ilgilendiren her karardaçocuk haklarının korunması elzemdir.
Sözleşme ayrıca çocuğun kendisi ile ilgili kararlarda görüş bildirmesini ve bu görüşün dikkate alınmasını emreder. Irk, dil, din, cinsiyet, etnik ya da toplumsal farklılık, mülkiyet, engellilik, doğum ya da başka farklılık gözetilmeksizin bütün çocuklar için eşit ölçüde geçerlidir.
Ülkemizde Çocuk Haklarının Durumu
Türkiye nüfusunun yaklaşık % 35’i 18 yaşının altındadır. Başka bir deyişle, 25 milyonun üzerinde, Avrupa’da dört ülkenin nüfusu kadarçocuğumuz vardır.
Çocuk hakları izleme komitesi 2016 raporuna göre Türkiye yasaları 27 yıl geçmesine rağmen halaÇocuk Hakları Sözleşmesi ile uyumlu değildir. Sözleşme’nin şemsiye hakları ayrım gözetmeme; çocuğun yüksek yararı, yaşama, hayatta kalma, gelişme, ve kendini ilgilendiren tüm yasal ve idari süreçlere katılma hakları Anayasa’da ve diğer yasalarda yeterince yer almamaktadır.
Çocukların istismardan korunması, engelli çocukların haklarına saygı, çocuğa karşı şiddet, zorbalık, internette çocukların güçlendirilmesi gibi konularda bilgi kampanyaları yeterli değildir. Çocuk adalet sisteminde, çocukların evlendirilmesi ve ergenlerin üreme sağlığı alanında uygulamada aksaklıklar bulunmaktadır. Türkiye’de bedensel cezalandırma TCK 232/2 uyarınca hala yasaldır.
“Çocuğa Karşı Şiddetin Önlenmesi Ulusal Strateji ve Eylem Planı” hala kabul edilip yayınlanmamıştır.
İş dünyası ve çocuk haklarıyla ilgili düzenlemeler yeni uluslararası standartlara oldukça uzaktır. Çocuk yoksulluğunun önleyecek sosyal güvenlik yasa çalışmaları tamamlanmamıştır.
Çocuk Haklarına dair Sözleşmenin 27. Yılında maalesef adli sicil istatistikleri her yıl 15.000’in üstünde davanın çocuğa cinsel suçları içerdiğini göstermektedir. TÜİK evlilik kayıtları her 5 evlilikten birinin çocuk evliliği olduğunu bildirmektedir. Her 10 kız çocuğundan biri 15 yaşına gelmeden cinsel şiddet maruz kalmaktadır. Her yıl 17.000 civarında çocuk çeşitli sebeplerden kaybolmaktadır.